Salgında Pakkan Okulları öğretmenleriyle fark yarattı

Pandemi sürecinde zor bir döneme giren eğitim kurumları uzaktan eğitim gibi farklı yöntemlerle faaliyetlerini sürdürmeye çalıştı. Bine yakın kurumun bu dönemde faaliyetlerini tamamıyla durdurduğu eğitim sektöründe Pakkan Eğitim Kurumları faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Kurumun Kurucu Temsilcisi Esra Pakkan ile pandemi sürecinde eğitim sektörünün yaşadığı süreci ve Pakkan Eğitim Kurumları’nın çalışmalarını konuştuk.

Salgında Pakkan Okulları öğretmenleriyle fark yarattı

Kuruluş öykünüzü de dinleyebilir miyiz? Pakkan Okulları nasıl, hangi amaç­larla kuruldu?

Bir okul fikri Yasemin Hocamın uzun zamandır kalbinde yer alan bir niyetti. 2015 yılında bana ‘’Esra var mısın?’’ diye sorduğunda o kadar heyecanlanmıştım ki anlatamam. Uzun yıllar yurtdışında yaşamış, kurumsal hayatta görev almış, yaban­cı firmalarda çözüm üretmiş bir profes­yonel hatta biraz da o hiyerarşik ve kural­cı ortamdan fazla­ca yorulmuş biri ola­rak açıkçası manen çok hazırdım bu yeni girişi­me. Yer arayışları, finansal çözüm, insan kaynakları süreç­leri, pazarlama, satın alma, araştır­malar falan derken 2018-2019 eğitim öğretim yılı başında Yasemin Pakkan’ın 40 yılı aşan eğitim tecrübesi “Pakkan Okulları” şapkasıy­la taçlandı sonunda. İlk amacımız çocuklara çok sevecekleri ve koşarak geri gelecekleri bir okul yaratmaktı ve gururla söylüyorum ki bunu başardık.

Pakkan Okulları’nın eğitim modeli konusunda neler söylemek istersiniz?

Birçok eğitim modelini ve dünyadaki yeni nesil yaklaşımları yakından gözlemliyoruz. Çocuğun yüksek menfaati üzerinden giderek, deneyim­den beslenen şimdinin güçlü bireylerini yetiştir­meye odaklanıyoruz. Her kademede anlam odaklı eğitim perspektifiyle müfredatı yeniden yorumluyo­ruz. Okul Öncesi ve İlkokul Müdürümüz Müge Sel­çuk ulusal ve uluslararası alanda eğitimler veren bir IB PYP (International Baccalaureate Primary Years Program – Uluslararası Bakalorya İlk Yıllar Programı) eğitmeni. Eğitim modelimizin oluşmasın­da bu bize büyük avantaj sağlıyor açıkçası. Yaban­cı dil öğretimi de bizim eğitim açımızdan çok önem­li. #PakkanEnglishAlive adıyla markalaştırdığımız ve okul dışı ortamları da kapsayan bir yabancı dil eğitim modelini yapılandırdık. Bu alanda dil öğretimi uzma­nı bilim insanlarından danışmanlık alıyor ve dünyayı takip ediyoruz. Yine lise geçiş sınavlarına hazırlanan öğrencilerimizle kol kola ilerliyoruz ortaokulumuz­da. Yasemin Pakkan’ın bu kademede çok emeği var malum; bugüne kadar yüzlerce öğrencisinin Robert Kolej dahil sınavla öğrenci kabul eden pek çok nite­likli okula yerleşmesinde payı var. Bu gelenek Pak­kan Okulları Ortaokulunda da aynen devam ediyor.

Çok güzel bir kampüsünüz var. Doğa ile iç içe, her bir alanı mükemmelce planlanmış. Biraz kampüsünüz hakkında bilgi verir misi­niz?

Evet, muhteşem bir doğa içinde okulumuz. Etrafımız ormanlarla çevrili. Beykoz sahile 5 dakikalık mesafe­de. FSM köprüsüne 10 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Türk Alman Üniversitesi yerleşkesi içinde olmak hem öğrenci­mize hem de vizyonumuza önemli bir katkı sağlıyor. Bir üniversite içinde yer alınca otomatik olarak dünyaya açık olmanızın önü açılıyor adeta. İki katlı yatay binalarımız çocukların aidiyet duygularını pekiştiriyor. Çok geniş yeşilliğin içinde oyun alanlarımız mevcut. Bahçe­miz tam bir cennet; tavşanlarımız, tavukla­rımız, köpeklerimiz, kaplumbağaları­mıza ev sahipliği yapıyor.

“Eğitim insanı özgürleştirecek en önemli olgu.”

Egitim insanı özgürleştirecek en önemli olgu. Eğer bir eğitim kurumuysanız kuşkusuz bilmekten değil öğrenmek­ten güç alan, özgür bireyler yetiştirmek asıl yolunuz oluyor. Bu yolu tecrübe, çalışkanlık ve gelecek odaklı bir vizyon güç­lendirebiliyor sadece. İşte en temel felsefem de bu açıkçası; ait olduğum kurumun 45 yıllık tecrübesini, çalışkan ekip arka­daşlarımla birlikte, zamanın ruhuna uygun biçimde gençler­le yoğurmak ve onların eğitim yoluyla özgürleşmelerini sağ­lamak. İnsan sevgisine, doğa sevgisine, hayvan sevgisine ve manevi değerlere verdiğimiz önem bizi biz yapıyor.

Salgın süreci özel eğitim kurumları için zorlu geçti. Bu dönemde Pakkan Okulları eğitim çalışmalarını nasıl sürdürdü?

Geçen yıl mart ayında yüz yüze eğitime ara verildiğinde hızla organize olup tüm ekibimizle online eğitim sürecine baş­ladık. Sanırım dönemin gerekliliklerine en hızlı uyumlanan okullardan biriyiz. Tabii online eğitimde öğretmenin etkisi çok ön plana çıktı. Tüm dersler evlerin içinde ve bir bakıma aile­lerle birlikte işlenmeye başlandı ve sanılanın aksine bu bizim için müthiş bir avantaj oldu. En güçlü yanımız öğretmenleri­miz çünkü… Ekibimizin bir kısmı zaten uzun yıllardır Yasemin Pakkan ile çalışıyor. Ekibimize dahil olan öğretmenlerimiz de aynı şekilde sürekli mesleki gelişim çalışmalarına devam edi­yorlar.

Bir eğitim gönüllüsü olarak eğitim sistemimizin daha iyi olması adına nelerin yapılmasının gerekli olduğuna inanı­yorsunuz?

Eğitimin bugünkü en büyük sorunu güncellik. Okulun mevcut düzeniyle varlığı her mecrada tartışılıyor. Açıkça­sı artık okullar çocuklar için bir yaşam alanı olarak konum­lanmalı. Öğrenme sadece okula ait bir olgu değil zira. Öğren­me her yerde; hayatın tam içinde. Okullar ve sınıflarsa daha çok deneyim merkezi olarak konumlanmalı. Uluslarara­sı platformlarda da sık sık bu gündeme getiriliyor zaten. Ben de yakından takip ediyorum. OECD’nin hazırladığı rapor­larda açıkça görüyoruz ki geleceğin en büyük sınavını okul­lar verecek ve mutlaka vizyonları değişecek. Mentorluk, koç­luk ve danışmanlık becerileriyle bütünleşmiş öğretmenler okulların imzası olacak. Okula gelen çocuklarınsa sosyalleş­mek, öğrenilen bilgileri kullanarak sorun çözebilme beceri­leri deneyimlemek, keşfetmek ve icat etmek gibi gündemleri olacak. Bu top yekûn değişimin en önemli paydaşlarından biri de kuşkusuz aile. Veli eğitimleriyle okullarımız ebeveynleri desteklemeye çalışıyor. Biz de bu anlamda Dr. Özgür Bolat’la çalışmalar yapıyor ve kendisini sık sık velilerimizle ve öğret­menlerimizle buluşturuyoruz.

Dünya emekçi kadınlar gününün benim için çok büyük bir önemi var. Yıllardır dur­maksızın çalışan, üreten ve sürekli öğrenen bir kadın olarak kendimle gurur duyu­yorum ve tüm üreten kadınların da kendisiyle gurur duyması gerektiğini düşünü­yorum. Bir kız çocuğu annesi olarak da kızıma seninle gurur duyuyorum demek yerine kendinle gurur duy demeyi tercih ederim. Zira üretmek ve çalışkanlık her kadının en gurur duyması gereken özelliği bence. Her şeye rağmen, yılma­dan, yorulmadan çalışmalı ve ön planda olmalıyız. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle sonlandırmak isterim cümlemi: ‘’Kadınlarını geri bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur!’’

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.